30 Temmuz 2015 Perşembe

SİMYADAN KİMYAYA

Evrenin yaratılışından beri insanlar, beslenme, barınma, savunma, ısınma, giyinme, estetik ve sağlık gibi hayatın her alanında ihtiyaçlarını karşılamak için uğraşırlar. Kimya ise maddenin yapısını özelliklerini tepkimelerini inceleyerek insanlığın gereksinimlerini karşılamalarına yardım eder.
    Kimya bilimsel yönteme dayanan bir bilim dalıdır. Kimyanın bilimsel yönteme dayanması 17.yy da Galileo, Francis Bacon, Robert Boyle ve Isaac Newton gibi bilim adamları ile başlar. Bundan önce simya adı verilen kimya ile tek farkı bilimsel yönteme dayanmaması olan simya vardı.
    Simya, değersiz madenleri altına çevirmek, bütün hastalıkları iyileştirmek ve ölümsüzlüğe kavuşmak için yapılan çalışmaların bütünüdür. Simyanın gelişimi ateşin bulunmasıyla Mezopotamya, eski Mısır, İran, Hindistan ve Çin'de başlamıştır. Daha sonra metalleri kullanmayı ve doğal halden saf hale getirmeyi öğrenen insan zamanla madde üzerinde düşünmeye başlamış. Bitki özlerinden ilaçlar üretmeye çalışmışlardır. Bunun yanında günlük hayatı kolaylaştırmak için topraktan yaptıkları çanak ve çömlekleri ateşte pişirerek günümüzde kullanılan porselen ve seramiklerin bulunuşuna katkı sağlamışlardır, metalleri eritip sert alaşımlar elde etmişlerdir, bitkisel ve madensel boyaları keşfetmişlerdir. Simyacılar  çalışmalarını deneme yanılma yoluyla yaptıkları ve teorik temellere dayandırmadıkları için simya bir bilim dalı değildir. Empedokles  (MÖ 492-432) ana maddenin  ateş, su, toprak ve hava elementlerinden oluştuğunu savunmuştur.bu dört elementten; ateş maddenin plazma hali, su maddenin sıvı hali, toprak maddenin kat hali ve hava ise maddenin gaz halini temsil eder. Aristo (MÖ 384-322), Empodokles'in dört elementinden esinlenerek maddenin özelliği olarak adlandırdığı sıcaklık, soğukluk, nemlilik ve kuruluğun çiftler halinde birleşmesiyle hava, su, toprak ve ateşin meydana geldiğini ileri sürmüştür.

sıcak+ kuru= toprak
kuru+soğuk = toprak
soğuk+ıslak= su
sıcak+ıslak=hava
        
       SİMYANIN KİMYA BİLİMİNE KATKILARI
  1. Yeni kimyasal maddelerin elde edilmesine yardımcı olmuştur.
  2. Laboratuvarda kullanılan deney araç gereçlerinin ilk örneklerini keşfetmişlerdir.
  3. Damıtma,  kristallendirme, çözme, yumuşatma, süblimleştirme, mayalandırma gibi işlemleri geliştirmişlerdir.
Yapılan bu işlemlerin kimya biliminin gelişmesine katkısı olmuştur.
       SİMYADAN GÜNÜMÜZE AKTARILAN BULGULAR
  •  Barut
  • Madenlerin işlenmesi
  • Metaller üzerinde çalışmalar
  • Mürekkep
  • Bitkisel ve metalik boyalar
  • Derinin boyanması
  • Porselen ve seramik
  • Esans üretimi
  • Kağıt
  • Cam
  • İmbik adı verilen Damıtma aracı
                               

         SİMYACILARIN ÇALIŞMALARI SONUCU KEŞFETTİKLERİ KİMYASALLAR
  • Sülfürik asit : H2SO4    (Zaç yağı)
  • Nitrik asit     :HNO3    (Kezzap)
  • Hidroklorik asit: HCI    (Tuz ruhu)
  • Demir(II)sülfat  :FeSO4 (Kıbrıs taşı)
  • Asetik asit          :CH3COOH (Sirke ruhu)
  • Potasyum alüminyum sülfat : KAl(SO4)2  (Şap)
  • Sodyum sülfür :NaS  (Sarı zırnık)
  • Potasyum nitrat :KNO3 (Hint güherçilesi)
  • Sodyum nitrat  : NaNO3 ( Şili güherçilesi)
  • Sabun
  • Arap sabunu
  • Kurşun oksit :Pb3O4 (Turuncu boya)
  • Sodyum klorür :NaCI (Tuz)
  • Bakır(II)sülfat:CuSO4 ( Göz taşı)
  • Kükürt : S
  • Malahit yeşili: Cu2CO3(OH)2
  • Kil
  • Çinko sülfür : ZnS (Beyaz boya)
       SİMYACILAR VE ESERLERİ
  • Ebu Musa Cabir bin Hayyan: Kitab al-Kimya
  • El- Razi  1.el-Hâvi (20 cilt), (Latince başta olmak üzere 11 dile çevrilmiştir. Döneminin tıp alanındaki en ayrıntılı ve bilgi içeren ders kitabıdır.)
                            2.Kitabul-Mansur, 
  • İbni Sina (Avicena): 1. El-Kanun Fit-Tıp, 2. Eş-Şifa, 3. En-necat, 4. El-İşaret vet-Tenbihat, 5.Hikmeti Aruzi, 6. Hikmeti Meşrikiyye, 7. Et-Tayr, 8. Esbabu Hudüs-il-Huruf, 9.Esrar-us-Salat, 10. En-Nebat vel-Hayevan, 11. El-Hey'e, 12. Lisan-ül Arap, 13. Esbabu Rad vel-Berk (şimşek ve gök gürültüsünün sebepleri)14. Ed-Düstur-ut-Tıbbı, 15. Aksam-ül-ulum 16. El-Hutab
  • Isaac Newton    :
  1. Method
  2. De Motu Corporum in Gyrum (1684)
  3. Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (1687)
  4. Opticks (1704)
  5. Arithmetica Universalis (1707)
  6. The System of the World, Optical Lectures, The Chronology of Ancient Kingdoms, (Amended) and De mundi systemate (published posthumously in 1728)
  7. An Historical Account of Two Notable Corruptions of Scripture(1754) 
      
                 Bu gibi çalışmalardan sonra 17.yy da kimya bilimi bilimsel yöntemlerle gelişmeye başlamıştır.
        17. yy da Robert BOYLE ''Şüpheci kimyager'' adlı yapıtını yayımlamasıyla ilk kez elementleri maddenin parçalanamayan yapı taşları olarak tanımlamıştır. Bunun yanında gazlarla ilgili yaptığı çalışmalarda gazların basıncı ile hacminin ters orantılı değiştiğini bulmuştur. 
      Boyle yasası : P.V=k 
                             P1V1=P2V2
                                             
             Lavoisier (1743-1794) yaptığı çalışmalarda yanma olayını bu günkü şekliyle açıklamıştır. Bunun yanı sıra; metal oksitlerinin metal ile oksijenin verdiği bileşikler olduğunu kanıtlamıştır, kütlenin korunumu kanunu bulmuştur.
             Kütlenin korunumu kanunu:madde miktarı gerçekleşen olaylar sonucu sabittir değişmez örneğin; 2 mol H 2 g , 1mol O 16 g reaksiyon sonucu oluşan 1 mol H2O(su) 18g olur. Yani maddenin niteliği değil niceliği değişir.
      J. L. Proust 1799 yılında sabit oranlar yasasını ortaya atmıştır. Sabit oranlar yasasına göre bileşiği oluşturan elementler belli oranlarda birleşerek bileşikleri oluştururlar. Bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri arasında değişmeyen bir oran vardır. Örneğin H2O bileşiğinde H 2g/O 16g sabit oran 1/8
             Richter (1767-1807) sitokiometrinin kurucusudur. Asit ve bazın nötralleşmesi yardmıylamiktar oranlarını saptamıştır.
             Berzelius 1814 yılına kadar elementler fiziksel özelliklerini yansıtacak şekillerle sembolize ediliyorlardı. ancak bu şekilde ifade etmek zor olduğunda berzelius elementlerin baş harfleri veye ilk iki harfi kullanarak semboller oluşturdu. örneğin;Hidrojen: H , karbon:C Azot N gibi...

20 Temmuz 2015 Pazartesi

Merhaba

Merhaba;

Blog sayfamız yayın hayatına başladı.

Herkese selamlar.