24 Kasım 2015 Salı

ASİT İYONLAŞMA SABİTİ (Ka)

             Zayıf bir asidin iyonlaşma denge sabitine asit iyonlaşma sabiti denir. Bazı  zayıf asitler için iyonlaşma sabitleri aşağıda verilmiştir.

Asetik asit               (HC2H3O2)          Ka=1,8*10^-5
Akrilik asit              (HC3H3O2)          Ka=5,5*10^-5
Arsenik                    (H3AsO4)             Ka=6,0*10^-3
                                 (H2AsO4^-)          Ka=1,0*10^-7
Benzoik                    (HC7H5O2)          Ka=6,3*10^-5
Karbonik                   (H2CO3)              Ka=4,4*10^-7
Kloröz                       (HCIO2)               Ka=1,1*10^-2
Sitrik                         (H3C6H5O7)       Ka=7,4*10^-4


BAZ İYONLAŞMA SABİTİ
      
     Zayıf bir bazın iyonlaşması tepkimesindeki denge sabitine baz iyonlaşma sabiti denir. Bazı zayıf bazlar için iyonlaşma sabitleri aşağıda verilmiştir.

 Amonyak             NH3                     Kb=1,8*10^-5
Anilin                    C6H5NH           Kb=7,4*10^-10
Kodein                  C18H21O3N          Kb=8,9*10^-7
Dietilamin             (C2H5)2NH         Kb=6,9*10^-4
Dimetilamin           (CH3)2NH         Kb= 5,9*10^-4
Etilamin                 C2H5NH2           Kb=4,3*10^-4
Hidrazin                 NH2NH2            Kb=8,5*10^-4
                               NH2NH3^+        Kb=8,9*10^-16
Hidroksilamin        NH2OH             Kb=9,1*10^-9
Metilamin              CH3NH2            Kb=4,2*10^-4
Morfin                    C17H1903N        Kb=7,4*10^-7
Piperidin                 C5H11N            Kb=1,3*10^-3
Piridin                    C5H5N              Kb=1,5*10^-9
Kinolin                   C9H7N              Kb=6,3*10^-10
Trietanolamin         C6H15O3N        Kb=5,8*10^-7
Trietilamin             (C2H5)3N          Kb=5,2*10^-4  
BASINÇ:
  

 Birim yüzeye etki eden kuvvete basınç denir(P = F/A ) . Basınç barometre ile ölçülüp basınç birimleri ve atm cinsinden değerleri aşağıda verilmiştir.



Atmosfer(atm)                                                1atm=1 atm
Milimetre civa (mmHg)                                 1 atm=760mmHg
Torr                                                                1 atm =760 Torr
Metrekare başına newton(N/m^2)                 1 atm =101,325N/m^2
Paskal(Pa)                                                      1 atm = 101,325 Pa
Kilopaskal(kPa)                                             1 atm =101,325 kPa
Bar (bar)                                                        1 atm = 1,01325 bar
milibar(mb)                                                   1 atm =1013,25mb

    Basıncı hava, su ve katılar meydana getirebilir.
    Açık hava ortamında havanın basıncı  deniz seviyesinden yükseklere çıkıldıkça azalır. Bunun nedeni yükseklere çıkıldıkça havanın bileşiminin ve yoğunluğunun değişmesinden kaynaklanmaktadır.
    Basınç sıvıların kaynama ve donma noktalarını etkilemesi gibi tüm maddelerin hal değişim  sıcaklık değerlerini etkilemektedir.
ALAŞIM

  Metallerin metal veya ametal elementlerle yaptığı karışımlardır. Metal-ametal homojen karışım iken metaller arasındaki karışımlar homojen veya heterojen olabilir. Oluşan alaşımların özellikleri metallerin özelliklerinden farklıdır. Yaygın kullanılan alaşımlar; tunç (bakır-kalay), pirinç  ( çinko-bakır), lehim(kalay-kurşun) ve amalgamlardır. 




2 Kasım 2015 Pazartesi

ADEZYON KUVVETLERİ 

         


     Farklı moleküller arasındaki kuvvetlerdir. Adezyon terim olarak yapışma anlamına gelir. Ellerimizi yıkadığımızda ellerimizde su damlacıklarının kalması, yağmurlu günlerde arabaların camında yağmur damlalarının kalması, su içtiğimiz bardakta su damlacıklarının kalması adezyon kuvvetine günlük yaşamdan örnektir. Moleküller arasındaki kuvvetlerin yapışma şekillerindeki farktan dolayı adezyon kuvveti üçe ayrılır.


  • Kimyasal adezyonFarklı yapıdaki moleküllerin atomları arasında meydana gelen zayıf bağlanmadır.

  • Fiziksel adezyonVan Der Waals kuvvetleri sonucu düz yüzeylerde oluşan zayıf bir bağlanmadır.

  • Mekanik adezyon: Girinti ve çıkıntılı pürüzlü yüzeylerde meydana gelen zayıf bağlanma türüdür.

 





KOHEZYON KUVVETLERİ  

     Aynı tür maddelerin birbirine uyguladığı çekim kuvvetlerine kohezyon kuvvetleri denir. Maddenin tanecikli yapısından dolayı kohezyon kuvveti gazlarda ihmal edilecek kadar küçükken sıvı ve katılarda zıt yüklerin birbirini çekmesiyle oluşur. Suyun yüzeyinde gördüğümüz gerilim kohezyon kuvvetine örnektir.




    

      YÜZEY GERİLİMİ:



     Bir sıvının yüzeyini genişletmek için gerekli enerjiye yada yapılması gereken işe yüzey gerilimi denir.

Yüzey geriliminin azalması sıvıların diğer maddeleri ıslatmasına neden olur. 
           Yüzey gerilimi sıcaklığa, maddenin cinsine, molekülleri arasındaki çekim kuvvetine bağlıdır. Örneğin sıcaklık arttıkça sıvıların yüzey gerilimi azalır. deterjanlı su çözeltisinde deterjan yüzey gerilimini azaltır.
          Günlük hayatta; Çamaşırlar yıkanırken kirin temizlenmesinde yüzey geriliminin etkisinden yararlanılır, böceklerin suyun yüzeyinde gezmesi, yaprakların suyun yüzeyinde kalması yüzey gerilimine örnektir.
       


      

Adsorpsiyon

ADSORPSİYON
    
       Atom, iyon ve moleküllerin katı yüzeyinde tutunmasına adsorpsiyon denir. Maddenin katı yüzeyinde tutunmasına göre adsorpsiyon dörde ayrılır.
  • Fiziksel Adsorpsiyon: Eğer adsorpsiyon olayında adsorplanan madde ile katı yüzey arasında uzak mesafeli Van Der Waals kuvvetleri yardımıyla zayıf tutunma gerçekleşiyorsa bu adsorpsiyona fiziksel adsorpsiyon denir.

  • Kimyasal Adsorpsiyon: Adsorplanan madde ile katı yüzey arasında kimyasal bağ oluşuyorsa böyle tutunmaya kimyasal adsorpsiyon denir. Kimyasal adsorpsiyonda genellikle kovalent bağ gerçekleşir. 

  • Biyolojik Adsorpsiyon: Bir canlının mikroorganizmalarının çözeltideki atom ve molekülleri yüzeyinde tutması olayıdır. 

  • Elektrostatik Adsorpsiyon: değişim adsorpsiyonuda denilmektedir. Adsorplanan madde ile katı yüzey arasında elektiriksel çekimden kaynaklı bir tutunma gerçekleşiyorsa bu olaya elektrostatik adsorpsiyon denir. 

14 Ağustos 2015 Cuma

MADDE VE ÖZELLİKLERİ

     Madde: Kütlesi olan ve boşlukta yer kaplayan her şeye madde denir. Çevremizde gördüğümüz ağaç, ev, su, hava, insan, hayvan, taş, toprak kısacası her şey maddeye örnektir.

 MADDENİN HALLERİ

 Maddeler içinde bulundukları ortam koşullarına bağlı olarak  katı, sıvı ve gaz olmak üzere üç halde bulunurlar.
 Maddenin katı hali ve özellikleri:




  • Belli bir şekilleri vardır
  • Maddenin en düzenli halidir.
  • Sıkıştırılamazlar
  • Enerjileri azdır
  • Atomlar sadece titreşim hareketi yapabilir
  • Katı maddeler ısı alarak sıvı faza geçebilir
  • Genleşme katsayısı ayırt edici özelliktir
  • Kalem, kağıt, ağaç, ev, maddenin katı haline örnektir.
       Maddenin sıvı hali ve özellikleri;






  • Belirli bir şekilleri yoktur bulundukları kabın şeklini alırlar
  • Maddenin sıvı hali katı haline göre daha düzensizdir
  • Sıkıştırılamazlar
  • Enerjileri maddenin katı haline göre daha fazladır
  • Ötelenme dönme titreşim hareketi yaparlar
  • Tanecikler arasında azda olsa çekim kuvveti vardır
  • Sıcaklıkla genleşme kat sayısı ayırt edici özelliktir.
  • Su, süt, zeytin yağı,, limonata, maddenin sıvı haline örnektir.
Maddenin gaz hali ve özellikleri;




  • Maddenin en düzensiz halidir
  • Enerjiisi katı ve sıvıya göre en yüksektir
  • Tanecikler arasında boşluk en fazladır
  • Belirli bir hacimleri yoktur sıkıştırılabilirler
  • Gazlar birbirleriyle her oranda birleşerek homojen karışım oluştururlar
  • Avagadro yasasına göre aynı sıcaklık ve basınç altında bulunan tüm gazların hacimleri eşittir.
  • Bütün gazlar için genleşme katsayısı eşit olup 1/273 tür. Dolayısıyla gazlar için  genleşme katsayısı ayırt edici özellik değildir.
  • Hava,oksijen, duman, doğal gaz, azot karbondioksit maddenin gaz haline örnek verilebilir.

NOT: Maddenin sıvı hali ve katı halinin hacmi basınçın etkisiyle hemen hemen hiç değişmezken sıcaklıkla bir miktar değişir. Fakat gazların hacmi sıcaklık ve basınçla büyük oranda değişir.
     MADDENİN ÖZELLİKLERİ
    
Maddenin ortak özellikleri; 
  • Maddenin boşluklu ve tanecikli yapısı: Maddeyi atom, iyon ve molekül şeklindeki tanecikler oluşturur. Tüm maddeler taneciklerden oluşur ve tanecikler arasında boşluklar bulunur.
  NOT: 
Atom: Elementlerin özelliklerini taşıyan en küçük yapıtaşıdır. Atom proton, nötron, elektrondan oluşur.
Molekül: Birden fazla atomun bir araya gelerek oluşturduğu taneciklere  molekül denir. O2, O3, H2O, CO2 örnek verilebilir.
İyon:  Atom yada atom gruplarının elektron yüklenmiş haline iyon denir.
  • Kütle: Madde miktarını belirten niceliktir. Eşit kollu terazi ile ölçülür . Birimi; miligram(mg), gram(g), kilogram(kg) ve ton olabilir. Kütle sıcaklık ve basınç değişikliklerinden etkilenmez .
  • Ağırlık: Yer kürenin cisimlere uyguladığı çekim kuvvetine ağırlık denir. Ağırlık(G) kütle(m) ile yer çekimi ivmesinin(g) çarpımına eşittir. (G=mg)
NOT: Yer çekimi her yerde aynı değildir. ekvatordan kutuplara doğru gidildikçe yer çekimi ivmesi artar. dolayısıyla kutuplara gidildikçe cismin ağırlığı artar.
  • Hacim: Maddenin boşlukta kapladığı yere hacim denir. Hacim sıcaklık ve basınca bağlı olarak değişir. Maddenin hallerine göre farklı hacim ölçüm yöntemi kullanılır.
  • Eylemsizlik: Maddenin bulunduğu konumu koruma isteğidir.  Eylemsizlik madde miktarına  bağlı olarak değişir.
  • Elektrikli yapıda olma: Maddenin içerisinde pozitif yüklü proton, negatif yüklü elektron ve yüksüz nötronun bulunmasıdır.
   Maddenin ayırt edici özellikleri; 
  • Özkütle(Yoğunluk): Maddenin birim hacminin kütlesine öz kütle denir. (d=m/V) Formülü ile hesaplanır birimi g/cm^3 veya g/mL dir.Sabit sıcaklık ve basınçta tüm maddelerin öz kütleleri farklıdır. Bazı maddelerin öz kütle değerleri aşağıda verilmiştir.

    • Altın: 19,30 g/cm3
    • Su: 1g/cm3
    • Benzin 0,879g/cm3
    • Etil alkol :0,780g/cm3
    • Zeytin yağı: 0,910g/cm3
  • Genleşme katsayısı:Bir maddenin belli sıcaklık artışındaki büyüme miktarıdır. Genleşme katsayısı katı ve sıvılar için ayırt edici özelliktir. Bazı maddeler için genleşme katsayısı aşağıda gösterilmiştir.

    katı madde,
    Alüminyum ............    69*10^-6
    Bakır            .............   50*10^-6
    çelik              .............  39*10^-6
    cam              ............... 27*10^-6

    sıvı madde,
    su                 ................  0,21*10^-3
    Alkol            ................ 1,2*10^-3
    civa              ...............   0,18*10^-3
    gliserin         ..............    0,51*10^-3
  • Esneklik katsayısı: Katı maddenin sertliğini ölçmek için kullanılan katsayı olup katı maddeler için ayırt edici özelliktir.
  • İletkenlik: İletkenlik katı ve sıvılar için ayırt edici özellik iken gazlar için ayırt edici değildir.
  • Erime noktası: Saf bir maddenin dışarıdan ısı alarak katı halden sıvı hale geçtiği sıcaklığa erime noktası denir. Erime noktası katı maddeler için ayırt edici özelliktir. Saf katıların erime noktaları dış basınç arttıkça artar. Fakat buzun istisna olarak dış basınç arttıkça erime noktası azalır. Bazı maddeler için erime noktaları aşağıda verilmiştir.
 Hidrojen     -259 C
Oksijen       -219 C
Civa           -38,8 
Su                 0 C
Gümüş        960 C
Altın           1063 C
Bakır          1087 C

  • Donma noktası: Sıvı haldeki saf bir maddenin dışarıya ısı vererek katı hale geçmesine donma denir. Donma olayının gerçekleştiği sıcaklığa donma noktası denir. Saf maddelerin erime noktaları donma noktalarına eşittir.
  • Kaynama noktası: Saf bir sıvının sabit basınç altında kaynamaya başladığı sıcaklığa kaynama noktası denir. Kaynama olayı sıvının buhar basıncının dış basınca eşit olduğu anda gerçekleşir. Kaynama  sıcaklığı üzerinde sıvının cinsi, ortam basıncı ve safsızlıklar etkilidir.
  • Öz ısı:  Bir gram saf maddenin sıcaklığını bir derece arttırmak için gerekli ısı miktarına öz ısı denir. 
  • Buharlaşma ısısı: Kaynama sıcaklığındaki saf sıvının buhar fazına geçmesi için gerekli ısı miktarına buharlaşma ısısı denir.
  • Yoğuşma ısısı: Yoğuşma sıcaklığındaki 1 gram saf gazın sıvı faza geçmesi sırasında dışarıya saldığı ısı miktarına yoğuşma ısısı denir.
  • Donma ısısı:  Bir gram saf sıvının donması sırasında çevreye saldığı ısı miktarına donma ısısı denir.
  • Erime ısısı: Bir gram saf katının sıvı hale geçmesi için gerekli ısı miktarına erime ısısı denir.
     


Maddenin özellikleri fiziksel özellikler ve kimyasal özellikler olmak üzere ikiye ayrılır.
  Fiziksel özellikler ve değişimler
 
    Bir maddenin kimyasal bileşimini değiştirmeyen özelliklere fiziksel özellik denir. Maddenin kimyasal yapısını değiştirmeyen değişimlere ise fiziksel değişim denir.
   Bir madde için renk, şekil, hacim,kırılganlık gibi özellikler fiziksel özellik iken  maddenin hal değişimi, küçük parçalara bölünmesi, şeklinin değişmesi fiziksel değişimdir.
fiziksel değişime bazı örnekler aşağıda verilmiştir;
buzun erimesi  
 

kağıdın buruşturulması ve yırtılması


                                           

                                                          Cam bardağın kırılması


   Kimyasal özellikler ve değişimler

Bir maddenin çeşitli ortamlarda bileşimini değiştiren özelliklere kimyasal özellik denir. bir yada daha fazla maddenin farklı bileşimdeki maddeye dönüşmesine kimyasal değişme denir. Bir tahtanın yanabilmesi kimyasal özellik iken yanan tahta parçasının küle dönüşmesi kimyasal değişmedir.

Kimyasal değişime bazı örnekler aşağıda verilmiştir;
Asidin bazla nötürleşmesi
Zeytin yağından sabun eldesi
Etin kokuşması
Ekmeğin pişirilmesi
yumurtanın pişmesi,


Ekmeğin küflenmesi,


Mumun yanması



suyun elektrolizi


Demirin paslanması

Muzun çürümesi

Kağıdın yanması


Havai fişek patlaması



BİLİMSEL YÖNTEM

    Kimyayı simyadan ayıran bilim adamlarının bilgiyi elde etmek için kullandığı bilimsel yöntemdir.
         Bilimsel yöntem 17.yy da Galileo, Francis Bacon, Robert Boyle ve Isaac Newton gibi bilim adamlarıyla başlamıştır.
         Bilimsel yöntem doğaya ilişkin olayların gözlemi ile başlar. Başlangıçta hiç bir varsayım yapılmaksızın doğaya ilişkin olaylar dikkatli bir şekilde gözlenir. Bir genelleme ya da doğal yasa modelin oluşmasına yetecek kadar gözlem yapıldıktan sonra formülleştirilir. Geçici varsayım yapılır. Varsayımları kanıtlamak için deneyler tasarlanır. Deneyler yapılır deney sonuçları varsayımları doğruluyorsa devam edilir. Eğer varsayımları doğrulamıyorsa varsayımlar değiştirilir. Deneylerle varsayımlar doğrulandıysa varsayımlar genişletilir ve tahminler veren kuram veya model geliştirilir. Kuramın ön görülerini kanıtlamak için deneyler tasarlanır kuram doğru ise son deneyler ve gözlemler yapılıp kuram kanıtlanır. Eksikler varsa düzeltilir.

         Bilimsel yöntemin aşamaları


  1. Doğal olarak veya deney yoluyla gözlem yapılır
  2. Deney sonuçlarına göre varsayım yapılır
  3. Varsayım genişletilir ve deneylerle kontrol edilir
  4. Deney sonuçlarına göre model veya kuram oluşturulur
  5. Kuramı kanıtlamak için deneyler yapılır 
  6. Deney sonuçlarına göre eksiklikler giderilir ve kuram kanıtlanır.


   Bilimsel yönteme örnek:
Lois Pastur (1822-1895) Bilimsel yöntemin büyük önderi hastalıkta mikrop kuramını, sütün ''pasterizasyonu'' ve sterilizasyon konularında önemli çalışmalar yapmış ve kuduz aşısını bulmuştur.
Hastalıkta mikrop kuramının bilimsel şemasını kurarsak
Gözlem: Aynı hastalığa yakalanan yüzlerce hastayı gözlemlemesi sonucu bir varsayım oluşturması
Varsayım: Hastalıkların mikroptan kaynaklı olabileceği üzerine varsayım yapması
Deney: Hastalardan ve sağlıklı kişilerden, kan ve idrar örneklerini  alıp incelemesi sonuçları karşılaştırarak varsayımı doğrulaması. Varsayımı genişletip mikropların biyolojik yapılarını özeliklerini incelemesi
Varsayımı genişleten tahminler:  Mikrobun hastalık dışındaki etkileri, çoğalma yüzdesi, üreme ortamı gibi çeşitli öelliklerini tahmin etmesi. Deneylerle kontrol edip. miprobun hastalığa neden olduğunu ispatlaması bilimsel yönteme örnek verilebilir.

30 Temmuz 2015 Perşembe

SİMYADAN KİMYAYA

Evrenin yaratılışından beri insanlar, beslenme, barınma, savunma, ısınma, giyinme, estetik ve sağlık gibi hayatın her alanında ihtiyaçlarını karşılamak için uğraşırlar. Kimya ise maddenin yapısını özelliklerini tepkimelerini inceleyerek insanlığın gereksinimlerini karşılamalarına yardım eder.
    Kimya bilimsel yönteme dayanan bir bilim dalıdır. Kimyanın bilimsel yönteme dayanması 17.yy da Galileo, Francis Bacon, Robert Boyle ve Isaac Newton gibi bilim adamları ile başlar. Bundan önce simya adı verilen kimya ile tek farkı bilimsel yönteme dayanmaması olan simya vardı.
    Simya, değersiz madenleri altına çevirmek, bütün hastalıkları iyileştirmek ve ölümsüzlüğe kavuşmak için yapılan çalışmaların bütünüdür. Simyanın gelişimi ateşin bulunmasıyla Mezopotamya, eski Mısır, İran, Hindistan ve Çin'de başlamıştır. Daha sonra metalleri kullanmayı ve doğal halden saf hale getirmeyi öğrenen insan zamanla madde üzerinde düşünmeye başlamış. Bitki özlerinden ilaçlar üretmeye çalışmışlardır. Bunun yanında günlük hayatı kolaylaştırmak için topraktan yaptıkları çanak ve çömlekleri ateşte pişirerek günümüzde kullanılan porselen ve seramiklerin bulunuşuna katkı sağlamışlardır, metalleri eritip sert alaşımlar elde etmişlerdir, bitkisel ve madensel boyaları keşfetmişlerdir. Simyacılar  çalışmalarını deneme yanılma yoluyla yaptıkları ve teorik temellere dayandırmadıkları için simya bir bilim dalı değildir. Empedokles  (MÖ 492-432) ana maddenin  ateş, su, toprak ve hava elementlerinden oluştuğunu savunmuştur.bu dört elementten; ateş maddenin plazma hali, su maddenin sıvı hali, toprak maddenin kat hali ve hava ise maddenin gaz halini temsil eder. Aristo (MÖ 384-322), Empodokles'in dört elementinden esinlenerek maddenin özelliği olarak adlandırdığı sıcaklık, soğukluk, nemlilik ve kuruluğun çiftler halinde birleşmesiyle hava, su, toprak ve ateşin meydana geldiğini ileri sürmüştür.

sıcak+ kuru= toprak
kuru+soğuk = toprak
soğuk+ıslak= su
sıcak+ıslak=hava
        
       SİMYANIN KİMYA BİLİMİNE KATKILARI
  1. Yeni kimyasal maddelerin elde edilmesine yardımcı olmuştur.
  2. Laboratuvarda kullanılan deney araç gereçlerinin ilk örneklerini keşfetmişlerdir.
  3. Damıtma,  kristallendirme, çözme, yumuşatma, süblimleştirme, mayalandırma gibi işlemleri geliştirmişlerdir.
Yapılan bu işlemlerin kimya biliminin gelişmesine katkısı olmuştur.
       SİMYADAN GÜNÜMÜZE AKTARILAN BULGULAR
  •  Barut
  • Madenlerin işlenmesi
  • Metaller üzerinde çalışmalar
  • Mürekkep
  • Bitkisel ve metalik boyalar
  • Derinin boyanması
  • Porselen ve seramik
  • Esans üretimi
  • Kağıt
  • Cam
  • İmbik adı verilen Damıtma aracı
                               

         SİMYACILARIN ÇALIŞMALARI SONUCU KEŞFETTİKLERİ KİMYASALLAR
  • Sülfürik asit : H2SO4    (Zaç yağı)
  • Nitrik asit     :HNO3    (Kezzap)
  • Hidroklorik asit: HCI    (Tuz ruhu)
  • Demir(II)sülfat  :FeSO4 (Kıbrıs taşı)
  • Asetik asit          :CH3COOH (Sirke ruhu)
  • Potasyum alüminyum sülfat : KAl(SO4)2  (Şap)
  • Sodyum sülfür :NaS  (Sarı zırnık)
  • Potasyum nitrat :KNO3 (Hint güherçilesi)
  • Sodyum nitrat  : NaNO3 ( Şili güherçilesi)
  • Sabun
  • Arap sabunu
  • Kurşun oksit :Pb3O4 (Turuncu boya)
  • Sodyum klorür :NaCI (Tuz)
  • Bakır(II)sülfat:CuSO4 ( Göz taşı)
  • Kükürt : S
  • Malahit yeşili: Cu2CO3(OH)2
  • Kil
  • Çinko sülfür : ZnS (Beyaz boya)
       SİMYACILAR VE ESERLERİ
  • Ebu Musa Cabir bin Hayyan: Kitab al-Kimya
  • El- Razi  1.el-Hâvi (20 cilt), (Latince başta olmak üzere 11 dile çevrilmiştir. Döneminin tıp alanındaki en ayrıntılı ve bilgi içeren ders kitabıdır.)
                            2.Kitabul-Mansur, 
  • İbni Sina (Avicena): 1. El-Kanun Fit-Tıp, 2. Eş-Şifa, 3. En-necat, 4. El-İşaret vet-Tenbihat, 5.Hikmeti Aruzi, 6. Hikmeti Meşrikiyye, 7. Et-Tayr, 8. Esbabu Hudüs-il-Huruf, 9.Esrar-us-Salat, 10. En-Nebat vel-Hayevan, 11. El-Hey'e, 12. Lisan-ül Arap, 13. Esbabu Rad vel-Berk (şimşek ve gök gürültüsünün sebepleri)14. Ed-Düstur-ut-Tıbbı, 15. Aksam-ül-ulum 16. El-Hutab
  • Isaac Newton    :
  1. Method
  2. De Motu Corporum in Gyrum (1684)
  3. Philosophiae Naturalis Principia Mathematica (1687)
  4. Opticks (1704)
  5. Arithmetica Universalis (1707)
  6. The System of the World, Optical Lectures, The Chronology of Ancient Kingdoms, (Amended) and De mundi systemate (published posthumously in 1728)
  7. An Historical Account of Two Notable Corruptions of Scripture(1754) 
      
                 Bu gibi çalışmalardan sonra 17.yy da kimya bilimi bilimsel yöntemlerle gelişmeye başlamıştır.
        17. yy da Robert BOYLE ''Şüpheci kimyager'' adlı yapıtını yayımlamasıyla ilk kez elementleri maddenin parçalanamayan yapı taşları olarak tanımlamıştır. Bunun yanında gazlarla ilgili yaptığı çalışmalarda gazların basıncı ile hacminin ters orantılı değiştiğini bulmuştur. 
      Boyle yasası : P.V=k 
                             P1V1=P2V2
                                             
             Lavoisier (1743-1794) yaptığı çalışmalarda yanma olayını bu günkü şekliyle açıklamıştır. Bunun yanı sıra; metal oksitlerinin metal ile oksijenin verdiği bileşikler olduğunu kanıtlamıştır, kütlenin korunumu kanunu bulmuştur.
             Kütlenin korunumu kanunu:madde miktarı gerçekleşen olaylar sonucu sabittir değişmez örneğin; 2 mol H 2 g , 1mol O 16 g reaksiyon sonucu oluşan 1 mol H2O(su) 18g olur. Yani maddenin niteliği değil niceliği değişir.
      J. L. Proust 1799 yılında sabit oranlar yasasını ortaya atmıştır. Sabit oranlar yasasına göre bileşiği oluşturan elementler belli oranlarda birleşerek bileşikleri oluştururlar. Bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri arasında değişmeyen bir oran vardır. Örneğin H2O bileşiğinde H 2g/O 16g sabit oran 1/8
             Richter (1767-1807) sitokiometrinin kurucusudur. Asit ve bazın nötralleşmesi yardmıylamiktar oranlarını saptamıştır.
             Berzelius 1814 yılına kadar elementler fiziksel özelliklerini yansıtacak şekillerle sembolize ediliyorlardı. ancak bu şekilde ifade etmek zor olduğunda berzelius elementlerin baş harfleri veye ilk iki harfi kullanarak semboller oluşturdu. örneğin;Hidrojen: H , karbon:C Azot N gibi...

20 Temmuz 2015 Pazartesi